---
---
---
---
Cilt lekeleri günümüzde en çok karşılaşılan sorunlardan biridir. Cilde rengini veren melaninin belirli bölgelerde toplanmasıyla ortaya çıkan cilt lekelerinin oluşumunda yaş, güneş ışınları, hamilelik, genetik yatkınlık, kullanılan ilaçlar, cilt enfeksiyonları ve beslenme alışkanlıkları etkilidir. Günümüzde leke tedavisinde kullanılan yöntemlerle daha pürüzsüz ve aydın bir cilde kavuşmak mümkündür.
Cilde doğal rengini veren melanosit hücrelerinin fazla üretimi veya düzensizliği nedeniyle cildimizde lekeler oluşur. Bu lekelerin yok edilmesi, cilt pigmentasyon ve ton bütünlüğünün sağlanması için kullanılan tedavilere leke tedavisi denilmektedir.
Cilt lekeleri, melaninin miktarının fazla olduğu bölgelerdir. Melaninin belirli bölgelerde yüksek miktarlarda toplanıp cilt lekeleri oluşturmasının çeşitli nedenleri vardır. Bu lekelerin bazıları doğumdan gelirken, bazıları ergenlikte, bir kısmı yaşlanmayla, bir kısmı ise güneş ve dış etkenler nedeniyle cildimizde oluşan hasarlardan kaynaklanır.
Cilt lekeleri;
Cilt lekeleri doğuştan gelir veya sonradan ortaya çıkar. Cilt lekesi türleri ise; akne, melasma, güneş lekeleri, vitiligo, çiller, doğum lekeleri, deri döküntüleri, yaşlılık lekeleri ve hamilelik lekeleridir.
Cilt lekesi teşhis edilirken doktor hastaya bir takım sorular sorar. Bu sorular şu şekildedir:
Bu ve benzeri sorularla gereken bilgileri aldıktan sonra doktorunuz lekeleri dermoskopi ile inceleyebilir. Bazı durumlarda cilt biyopsisi de istenebilir. Bu nadiren gelişen bir durumdur. Ciltten bir parça alınarak patolojide incelenebilir.
Lekelerin oluşma nedenleri her birey için farklı olabilir. Bazen güneşin zararlı ışınlarına uzun süreler maruz kalmak, kimi zaman beslenme bozuklukları, kimi zaman genetik faktörler leke oluşumuna neden olur. Sigara ve alkol kullanımı cilt lekelerinin en temel sebeplerindendir.
Lekelerin meydana gelmesini engellemek adına bazı tedbirler uygulanabilir. Bunlar güneş ışınlarına doğrudan maruz kalmamak, kimyasal içerikli kozmetik ürünlerden sakınmak, cilt bakım rutinine dikkat etmek ve cildimizi yeterince nemlendirdiğimizden emin olmaktır.
Sonradan oluşan lekelerin en temel nedeni güneş ışınlarıdır. Güneş ışınlarının dik açılarla geldiği yerlerde ve zamanlarda güneş kremi kullanmak önemlidir. Hormon dengesi değişim geçiren bireylerin cildi korumasız bir hale bürünür. Böyle zamanlar yeni lekelerin oluşması muhtemeldir. Özellikle hamilelik sürecinde leke oluşumuna karşı teyakkuzda olmak gerekir.
Güneşin yaydığı UVA ve UVB ışınları cilt için oldukça zararlıdır. Bu ışınlar direk temas ettiğinde ciltte melanin maddesinin artmasına sebep olur. Artan melanin ise ciltte lekelenmelere neden olur.
Bronzlaşma ile birlikte cilt koyulaşır ve bunun sonucunda da cilt nemini ve canlılığını tamamen kaybeder. Ciltteki hasarın onarılması, lekelerin giderilmesi işlemlerinde ise kombin tedaviler tercih edilir.
Güneş lekesi tedavisine; kimyasal peelingler, enzim peeling (cosmelan ve dermamelan), mezoterapi, dermapen, Q-switched Nd-yag lazer, KTP lazer, skin toning, karbon peeling ve ev kullanım ürünleri ile destek verilmektedir. Muayene sonrası kişinin cilt ve leke derinliğine bağlı olarak tedavi şekillendirilir.
Hamilelik lekesi, gebelik döneminde hormonal değişimler kaynaklı oluşan lekelerdir. Bu lekeler, güneş ışınları ile birlikte daha da tetiklenir. Bu lekelerin nedeni hormonlardır. Gebelik sürecinde cilt renginde değişimler olması normaldir. Bu durumda da yüzde, yanaklarda, alında, üst dudakta, burunda ve çenede lekeler ortaya çıkabilir. Melasma sadece hamilelerde görülen bir sorun değildir. Doğum kontrol hapı kullananlarda da ortaya çıkabilir.
Hamilelik lekesi tedavisine; kimyasal peelingler, enzim peeling (cosmelan ve dermamelan), mezoterapi, dermapen, Thullium Lazer, Q-switched Nd-yag lazer, KTP lazer, lazer tonıng, karbon peeling ve ev kullanım ürünleri ile destek verilmektedir.
Yaşlılık lekeleri (Lentigo) 45-50 yaşları arasında görülmeye başlar. Lentigo, derinin renk bozukluğu hastalığıdır. Yaşlanma ile birlikte ortaya çıkan yaşlılık lekelerini güneşin zararlı ışınları, sigara ve alkol tüketimi tetikler. Yaşlılık lekeleri en çok güneşe maruz kalan deri alanlarında gözlemlenir. El, yüz, omuz, sırt ve göğüste ortaya çıkar.
Lentigo tedavisinde; Co2 fraksiyonel lazer, Q Switched Nd-Yag Fotona Q max, KTP, Thullium lazer tedavileri ile etkin sonuçlar alınmaktadır.
Doğum lekesi (şarap lekesi) en çok boyun veya yüz bölgesinde görülür. Pembeden mora kadar değişebilen bir renkte cilt lekesi olarak ortaya çıkar. Doğum lekeleri lazer tedavileri ile giderilebilir. Tedavi kapsamında lekeyi oluşturan damarların içinden geçen kan hücreleri lazer ışığı ile yakalanır, ısı etkisiyle damarlar zedelenir ve bir süre sonra damar kaybolur ve her seansta leke solmaya başlar.
Doğum lekesi tedavisinde; Q Switched Nd-Yag Fotona Q max ve KTP lazer kullanılmaktadır.
Hafif sivilceler kendiliğinden geçer ve iz bırakmaz ama ileri akneli olgularda cilt altında nodüller ve kistik yapılar oluşur. Bu tür akneler iyileştiğinde ciltte çukurlar ve düzensizlikler ortaya çıkar. Sivilcelerin ciltte yaratmış olduğu çukurlar ve izler önemli bir piskolojik stres faktörü haline gelmektedir.
Tedavi öncesi mevcut izlerin derinliği ve yaygınlığı ile kişinin cilt yapısı değerlendirilerek bir tedavi programı oluşturulur. Skar tedavisinin başarısı, izlerin derinliği ve yoğunluğuyla orantılı olarak değişir.
Akne izlerinin tedavisinde kullanılan temel tedavi yöntemleri; Co2 fraksiyonel lazer, Q Switched Nd-Yag Fotona Q max, dermapen ve kimyasal peeling uygulamalarıdır.
Çil; yüz başta olmak üzere cildin güneş gören yerlerinde melanin birikimine bağlı ortaya çıkan küçük lekelenmelerdir. Bu çiller aslında çoğu zaman yapısaldır. Kişilerin cildinin açık tenli ve beyaz olması durumunda çiller daha yoğun ve belirgin olabilir. Çil tedavisi yaz aylarında uygulanmaz. Uygulama için en uygun mevsimler ise sonbahar ve kış aylarıdır.
Çil tedavisinde en başarılı sonuçlar lazer sistemleriyle elde edilmektedir. Çil tedavisinde; Q Switched Nd-Yag,Fotona Q max lazer ve KTP Lazer kullanılmaktadır.
Kimyasal peeling; bir veya birkaç kimyasal ajanın deriye uygulanması ile deride çeşitli derinliklerde kontrollü hasar oluşturulması ve sağlıklı bir derinin ortaya çıkmasını hedefleyen uygulama yöntemidir.
Leke tedavisinde TCA peeling ve meyve asitli peelingler kullanılabilir. Kimyasal peeling uygulaması, işlemin derinlik seviyesine bağlı olarak yüzeysel, orta ve derin olmak üzere üçe ayrılır. Bu sınıflandırma peeling yönteminin cildin hangi tabakasına kadar soyulma yaptığına göre ayrılmaktadır. Günümüzde en çok yüzeysel ve orta derinlikteki uygulamalar tercih edilir. Derin peeling uygulamalarının yerine lazer ile soyma yöntemi daha çok tercih edilmektedir.
Enzim peeling (Cosmelan-Dermamelan); azelik asit, kojik asit, askorbik asit, fitik asit etken maddelerinin, yardımcı maddelerle birlikte dengeli karışımından oluşan bir maske (leke maskesi) uygulamasıyla başlayan, devamında aynı etken maddeleri içeren devam kremi ve yapılandırıcıların da kullanıldığı bir tedavi metodudur. Cosmelan ve Dermamelan’ın soyucu etkisi de bulunur. Ancak Trikloroasetik asit (TCA) ve diğer soyucu asitleri içermez. Bu sebeple yan etki riski de çok azdır. Bu ürünlerle yapılan leke tedavisinin diğer bir avantajı da diğer peeling yöntemlerine göre çok daha az rahatsızlık vermesi ve her türlü cilt tipine uygulanabilmesidir. Enzim peeling içerdiği asitlerin ve vitaminlerin, güçlü antioksidan ve kollajen üretici özellikleri de dokunun renginin yapılanarak açılmasını sağlar.
Co2 Fraksiyonel Lazer; ciltteki kollajeni ve epiteli yenilemeye yönelik geliştirilmiş bir lazer sistemidir. Kontrollü hasarlama (mozaikleme) mekanizması sayesinde leke tedavilerinde kullanılan tedavi metodudur.
Q-Switched Nd YAG FOTONA Q MAX; farklı cilt tonlarında ve farklı uygulamalarda kullanılmaktadırlar. Nd YAG lazerler ile güneş, yaşlılık, doğum lekeleri, çil ve melasma da tedavi edilebilmektedir. Nd YAG lazerler; cilt yenilemede, akne ve akne izlerinin tedavisinde, yüzdeki yağ dengesinin sağlanmasında ve gözeneklerin azaltılmasında da kullanılmaktadırlar.
Q switched lazer, saliseler içinde birçok lazer ışınının, sorunlu olan yoğun melaninli bölgeye direk olarak gönderilmesi ve koyu renkli bölgenin Q switched ışınlarını emmesi ile etki eder. Emilen lazer ışınları, koyu melaninleri dağıtır ve renklerini açarak lekeleri tedavi eder. Böylece cilt zarar görmeden, ciltte hasar oluşmadan tedavi yapılmaktadır. 1-3 hafta aralıklarla yapılabilir, seans sayısı lekenin derinliğine ve leke türüne göre değişmektedir. İşlem sonrası ciltte hafif bir pembelik olur ve günlük yaşantınızı etkilemez.
Karbon peeling tedavisi için; Q-switched Nd-Yag Fotona Q max lazer uygulamasından 15-20 dakika önce siyah renkli karbon solüsyonyu sürülür. Karbon maddesi ciltteki yağ kanalları tarafından emilir. Renk duyarlığı düşük olan Nd-Yag lazerin etkinliği, karbon sayesinde deri üstüne ve altına renk maddesi yerleştirildiği için artmaktadır. Aynı zamanda lazer cildi tararken karbon partikülleri peeling etkisi yaratmaktadır. Karbon peeling gözeneklerin içerisinde ani ısı etkisi yaratarak gözeneklerin küçülmesini sağlayan bir yenilenme işlemini de başlatır. Bu işlem için özel olarak üretilmiş karbon krem kullanılması gereklidir. Bu lazer tedavisi sadece lekeyi azaltmakla kalmaz aynı zamanda da cildin tonunu artırır, cilt gözenekleri ve ince kırışıklıklar üzerinde de oldukça etkili bir tedavi yöntemidir.
Mezoterapi tedavisinde en çok C vitamini, glutatyon, somon, hyaluronik asit, alfa lipoik asit, transexamik asit, arbutin, multivitaminler kullanılır. Tedavide lazer ve diğer yöntemlerin bir arada mezoterapi ile uygulanması leke tedavisinin etkinliğini artırır.
Yüz mezoterapisi, başlangıçta 1-4 hafta aralıklarla uygulanır. Ortalama 4-6 seans yapıldıktan sonra 3-6 ayda bir tekrarlanırsa etkisi daha artar. Mezoterapi sonuçları ikinci seanstan sonra ortaya çıkar ve tedavi bittikten sonra da cilt yenileme etkisi sürer.
Dermapen; cildin üst tabakası olan epidermise zarar vermeden, epidermisi soymadan, tahriş etmeden uygulanan bir yöntemdir.
Dermapen, leke tedavisinde 2-4 hafta aralıklarla 4-6 seans uygulanabilir. İşlem esnasında ve sonrasında leke giderici serum ve mezoterapi ürünleri uygulanır.
Doğum lekeleri doğduğumuz andan itibaren bedenimizde taşıdığımız renk bozukluklarıdır. Kimi doğum lekeleri zaman içerisinde yok olup giderken bazıları kalıcı hale gelebilir. Doğum lekeleri pigmentli veya vasküler olarak sınıflandırılır. Ciltteki anormal kan damarlarından kaynaklanan kırmızı renkli doğum lekeleri vasküler doğum lekeleridir.
Çilek Nevüs: Hemanjiyom ismiyle de bilinen çilek nevüs, son derece yaygın bir vasküler doğum lekesidir. Kırmızı renkli bir leke olarak oraya çıkar ve genellikle sırt, göğüs, yüz ve kafa derisi bölgelerinde karşımıza çıkar. Çilek Nevüsü çoğu zaman bir tedavi gerektirmez.
Somon Lekesi: Nevus Simpleks ismiyle de bilinen, pembe veya kırmızı renkli bir cilt lekesidir. Alın ve boyun bölgelerinde karşımıza çıkar. Doğum lekelerinin yüzde kırkı bu sınıf içerisinde yer alır.
Port Şarap Lekesi: Fark edilecek düzeyde mor veya kırmızı renkli bir lekedir. Lazer tedavisi ile veya kozmetik kamuflajlarla giderilebilir.
Pigmentli Doğum Lekeleri: Beyaz, mavi, gri veya kahverengi olarak görülen bu lekeler insan cildindeki melanin ile ilgili bir sorundan ötürü oluşurlar.
Bir insanın daha koyu veya daha açık cilt lekeleri bulunuyorsa bu durum açıkça pigmentasyon bozukluğunu işaret eder. Cilt pigmentasyon bozukluğu Melazma veya Vitligo şeklinde karşımıza çıkar.
Melazma: Genel olarak yüz bölgesini etkileyen ve kahverengi lekelerin ortaya çıkmasına sebep olan bir cilt sorunudur. Kadın bireylerde erkeklere kıyasla daha çok karşımıza çıkar. Güneş ışınlarına maruz kalmak veya kişinin yaşadığı hormonal değişiklikler melazma oluşumunda tetikleyicidir.
Vitligo: Vitligo rahatsızlığı kişinin bedeninin herhangi bir bölgesinde ortaya çıkabilir. Melanosit ismiyle de anılan melanin üretmekle görevli hücrelerin düzgün şekilde çalışmasını durdurmasına yol açar. Bu da açık renkli cilt lekelerinin görülmesi sonucunu doğurur. Kimi zaman kişinin saç renginde bile değişikliğe yol açabilir. Vitligo rahatsızlığının kesin nedeni bilinmese de fikirler bağışıklık sistemindeki sorunların vitligoya yol açtığı yönündedir.
Enflamatuar ardından, hiperpigmentasyon ya da hipopigmentasyon: Yanık benzeri cilt travmalarının ardından cildin pigmentinde geçici şekilde yaşanan bir artış ya da azalmadır.
Albinizm: Yeterli miktarda melanin üretemeyen insanlarda Albinizm görülür. Cilt, göz ve saçlarda çok az miktarda ya da hiç pigment olmaması durumudur. Bu rahatsızlık genetik bir sorundur. Kalıtımsal olarak aktarılır.
Kimi cilt döküntülerinin sonucunda da cilt lekeleri meydana gelebilir. Bunlar:
Rosacea: Kırmızı renkli ve içi irin dolu lezyonların artmasına yol açan kronik bir cilt rahatsızlığıdır. Çoğunlukla burun, alın ve yanak bölgelerini etkiler.
Sedef Hastalığı: Bedenin herhangi bir noktasında karşılaşabilinen pul pul lekelere yol açan bir cilt sorunudur. Bağışıklık sisteminden kaynaklandığı düşünülse de kesin nedeni bilinememektedir.
Kontakt Dermatit: Bu döküntüler cildin tahriş olmasının sonucunda ya da herhangi bir alerjik reaksiyon neticesinde gerçekleşir.
Egzama: Atopik dermatit ismiyle de anılan bu durum kuru, kaşıntılı, kırmızı renkli ve çatlak cilt lekelerine yol açar. Bu yamalar kimi zaman sızar ve kabuk meydana getirir. Egzamanın da nedeni tam olarak bilinememektedir. Buna karşın hekimler genetik olarak aktarıldığını düşünmektedirler.
Bazı cilt enfeksiyonları renk bozukluklarına da yol açmaktadır.
Tinea Versicolor: Cilt lekelerinin daha açık ya da daha koyu olmasına neden olabilen bir çeşit mantar enfeksiyonudur. Genellikle yavaş yavaş gelişir ve diğer lekelerle birleşerek daha büyük lekeler oluşturabilir. Üst kollar, gövde ve boyun bölgesi bu lekeyle en sık karşılaştığımız bölgelerdir.
Mantar: Kırmızı renkli ya da gümüş halka şeklinde lekeler meydana getirir. Bu lekeler genellikle kaşıntıya neden olan kuru ve pullu lekelerdir. Ayaklar, eller, kafa derisi, tırnaklar, saçkıran da dahil vücudun çoğu noktasında görülebilir.
Cildin Kandidiyazı: Kaşıntılı cilt lekelerine neden olan bir çeşit mantar enfeksiyonudur. Kasık ve koltuk altı gibi cildin katlandığı noktalarda ortaya çıkar.
Kadınlarda hormonal değişimlerin yaşandığı hamilelik süreçlerinde veya doğum kontrol hapı kullanılan süreçlerde ortaya çıkma riski yüksek bir cilt sorunudur.
Çiller genetik yatkınlıktan dolayı ortaya çıkan küçük kahverengi beneklerdir. Açık ten rengine sahip, renkli gözlü, kızıl veya sarı saçlı kişilerde daha yaygın görülür. Güneş ışınlarının yoğun olduğu bahar ve yaz mevsimlerinde daha belirgin hale gelir. Yüz, omuz, sırt ve ellerin üst yüzeyinde ortaya çıkar.
Lazerle leke tedavisi öncesinde bölgeye lokal anestezi uygulanır. Cildin 4 mm altına nüfuz eden lazer ışınları ile lekenin kökü kurutulur. Bunun sonucunda derinlemesine bir etki elde edilir. Lekenin çıkartılmasının ardından kalan dokunun cildin geri kalanı ile renk tonu açısından eşitlenmesi gerekir. Sonuç olarak kişi temiz ve pürüzsüz bir cilde kavuşturulmuş olur.
Lekenin büyüklüğü, türü, renk derecesi ve derinliğine bakılarak seanslar planlanır. Eğer cildinizdeki leke çok koyu renklerde ise istenilen sonuçlar için en az iki seanslık bir uygulama gerekir. Kökü derinde olan lekelerin açılması ise diğerlerine kıyasla daha zordur.
Özellikle doğum lekeleri derinlik açısından ileri seviyelerdedir. Bu da seans sayısını etkiler. Seansların tamamlanması ile birlikte kontroller yapılır, lekenin durumu incelenir ve gerekirse ek seanslar uygulanabilir.
Lazer ışınları cildin dermis olarak adlandırılan katmanına iletilir. Bu katmanda yer alan köklere uzun süreli ışın göndermek cildimizde bir hassasiyet yaratır. Tedavinin ardından kişinin cilt yüzeyinde bazı küçük ödemler veya kızarıklıklar oluşabilir. Ödem ve kızarıklıklar kendiliğinden geçer. Kişinin istirahat ederek geçirmesi gereken bir süreye ihtiyaç yoktur. Kişi iş hayatına ve günlük yaşam rutinine kolaylıkla geri dönebilir. Seansın bir hafta sonrasında kontrole gidilmeli ve doktor ek seansa gerek olup olmadığına karar vermelidir.
Uzman ve tecrübeli bir doktor tarafından son teknoloji ürünü cihazlar ile gerçekleştirilen tedavilerden kullanıcıların tamamı memnundur. Lazerle leke tedavisi yaptıranların yorumlarına bakıldığında memnuniyet yüzdesinin son derece yüksek olduğunu görüyoruz.
Fakat doktor ve muayenehane seçimine özen gösterilmesi gerektiğinin altını çizmek gerek. Düşük maliyetler için amatör muayenehane seçmek istenmeyen zararlı etkilerle karşı karşıya kalmak riskini de beraberinde getirir.
Leke tedavisi fiyatları; lekenin türü, lekelerin yoğunluğu, kalıcılığı ve tedavide uygulanan yönteme göre değişiklik göstermektedir. Düşük fiyatlı uygulamalar kalitesiz ürün anlamına gelebilmektedir. Bu nedenle ürünün kalitesi ve doktorun deneyimi önemli bir ayrıntıdır.
Not: Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili içeriklerimiz yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Sağlığınızla ilgili tüm konularda doktorunuza veya bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.
Copyright © 2024 Dr. Lida Çiteli. Tüm Hakları Saklıdır.
sahne
medya