Cildin Elastikiyetine Zarar Veren ve Yaşlandıran 6 Etken | Dr. Lida Çiteli
Dr. Lida Çiteli

Cildin Elastikiyetine Zarar Veren ve Yaşlandıran 6 Etken

Cildin Elastikiyetine Zarar Veren ve Yaşlandıran 6 Etken

Her ne kadar yaşlanma etkilerinden rahatsızlık duysak da yaşlanma sürecini tümüyle durdurmak mümkün değil. Ancak doğru yaşam ve bakım alışkanlıkları ile yaşlanma etkilerinin cildimizde yer etmesini yavaşlatmamız mümkün. Bunun için cilt kusurlarını tetikleyen, elastikiyet kaybı yaşamamıza neden olan etkenler neler? Medikal Estetik Doktoru Dr. Lida Çiteli cildin elastikiyetine zarar veren ve yaşlanma sürecini hızlandıran altı etkeni sizler için anlattı.

Cildimiz nicelik olarak vücudumuzun en büyük organı ve çevresel etkilere karşı savunmasız. Yaşlanma süreci her canlı için kaçınılmaz bir döngü. Çevresel etkenler ve yanlış yaşam alışkanlıkları bu yaşlanma sürecini hızlandırabiliyor ve cildimizde yaşlanma etkilerinin daha belirgin hale gelmesine yol açabiliyor. Cildimizin yaşlanması yalnızca estetik bir problem değil aynı zamanda önemli bir sağlık problemidir. Peki yaşlanma sürecini hızlandıran ve elastikiyet kaybını arttıran etkenler neler?

Güneş Işınları (UV Işınları)

Güneşin zararlı UV ışınları birçok cilt sorununun temel nedeni ve yaşlanmayı hızlandıran en büyük çevresel faktör konumunda. Güneşin zararlı ışınlarına korunmasız şekilde uzun süre maruz kalmak cildimizin elastikiyetini sağlayan kolajen yapısının zayıflamasına neden olur.

Güneş lekeleri, ince çizgiler, derin kırışıklıklar ve cilt tonu eşitsizlikler gibi pek çok sorun güneş ışınlarından kaynaklanmaktadır. Uzun süreler boyunca, korunmasız biçimde UV ışınlarına maruz kaldığımızda cilt kanseri riski ile karşı karşıya kalırız.

Bu yüzden güneşe çıkmadan evvel, cilt tipinize ve gereksinimlerinize uygun, yüksek faktörlü güneş kremi kullanılmalıdır. Bunu sadece sıcak yaz aylarında değil her mevsim yapmalı ve gerektiğinde yenilemeliyiz. Özellikle sıcak iklim kuşağında güneş ışınlarının dik açılarla yer yüzüne indiği saatlerde güneşten kaçınmak gerekir.

Sigara ve Tütün Ürünleri

Sigara ve diğer tütün ürünlerinin tüketimi genel sağlık durumumuza zarar vermenin yanı sıra cilt sağlığımız üzerinde de ciddi rahatsızlıklara yol açar. Sigara tüketmek cildimizin aldığı oksijen miktarının büyük oranda azalmasına ve toksik maddelerin cildimizde birikmesine yol açar. Cildin kolajen üretimine zarar verir ve elastikiyetini yitirmesine neden olur. Özellikle dudak çevresinde ince çizgilerin ve derin kırışıklıkların oluşmasına yol açar. Bu yüzden hem sigaradan hem de diğer tütün ürünlerinden olabildiğince uzak durmamız gerekir. Pasif içicilikten korunmak için sigara içilen ortamlarda da bulunmamakta fayda vardır.

Yetersiz ve Yanlış Beslenme Alışkanlıkları

Sağlıksız bir beslenme rutini cildin erkenden yaşlanmasına neden olan en önemli etkenlerden biridir. Örnek vermek gerekirse şekerli ve işlenmiş gıdalar, insan cildindeki kolajen yapısının zarar görmesine neden olur. Bazı vitaminlerin ve minerallerin eksikliği de cildin parlaklığını ve ışıltısını yitirmesine yol açabilir. Yeterli miktarda omega 3 yağ asitleri alınmadığında ise cilt nem dengesini kaybedip kuruyabilir. Bu nedenle antioksidan bakımından zengin meyve ve sebzelerin yer aldığı bir beslenme rutini benimsenmelidir. Omega 3 kaynağı olarak nitelendirebileceğimiz keten tohumu, ceviz ve somon gibi besinler tüketilmelidir. Bunun yanı sıra cildin nem dengesini koruyabilmesi için bol miktarda su içmeye özen gösterilmesi gerekir.

Stres ve Uyku Eksikliği

Yaşadığımız yoğun stres ve uyku bozukluklarının cilt sağlığımız üzerinde doğrudan etkisi vardır. Aşırı stres faktörü, cildimizde inflamasyonların oluşmasına neden olurken aynı zamanda kolajen üretiminin de azalmasına yol açar. Yeterince uyuyamamak göz altlarımızda morarmalara ve cilt tonumuzun donuklaşmasına yol açabilmektedir. Kortizol hormonundaki artış, insan cildindeki doğal bariyerin zayıflamasına yol açabilmektedir.

Tüm bu etkenlere karşı günlük yaşamın stresinden arınmak için yoga veya meditasyon gibi aktivitelerden faydalanabilirsiniz. Bunu yaparken her gece yedi ila sekiz saat kadar uyumaya özen göstermeniz gerekir. Uyumadan önce makyajınızı silmeye, cilt temizliğinizi yapmaya ve cildinizi nemlendirmeye de dikkat etmeniz faydalı olacaktır.

Çevresel Kirlilik

Cilt üzerinde en yıkıcı ve yıpratıcı etkilere neden olan faktör ise hava kirliliğidir. Özellikle büyük sanayi şehirlerinde yaşayan insanlarda serbest radikallerin cilt hücrelerine hasar bırakması kaçınılmaz hale gelmektedir. Kirliliğin hakim olduğu kentlerde yaşayan insanlarda cilt hassasiyeti, kızarıklık ve yaşlanma izlerinin görülmesi yaygındır. Kirlilik cilt gözeneklerinin tıkanmasına yol açarak ciltte akne sorununun yaşanmasına sebebiyet verir. Bu gibi durumlarla mücadele edebilmek için günlük cilt temizliğine özen göstermeniz gerekir. Antioksidan içeriğine sahip serumların ve kremlerin kullanılması da çevresel kirliliğin cilt üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmamızı sağlar.

Yanlış Cilt Bakım Uygulamaları

Kendi cilt tipinize ve cildinizin ihtiyaçlarına uygun olmayan ürünler kullanırsanız cildinizin doğal yapısı zarar görebilir. Aşırı miktarda peeling yapmak cildin koruyucu bariyerlerinin zayıflamasına neden olur. Cilt tipinize uygun olmayan kozmetik ürünleri kullanmak tahriş ve yaşlanma etkilerine yol açar.

Buna karşı cilt tipinizi tanımak ve kendinize uygun bakım ürünlerini tercih etmek gerekir. Bunun için de dermatolog hekiminize başvurmalı ve bilinçli hareket etmek doğru olacaktır. Cilt bakımını olabildiğince düzenli ve sade şekilde uygulamak faydalıdır.

Sosyal Medyada Paylaş

Randevu Al